Rakamlar günden güne değişse de bilim insanlarının bu konuda bazı tahminleri var.
Dünya nereye gidiyor dersiniz?
Taşıma kapasitesi ne anlama geliyor?
Öncelikle, “dünyanın taşıma kapasitesi” terimini açıklayalım: Bu kavram; bir ekosistemin, mevcut kaynaklar ve çevresel koşullar altında sürdürülebilir bir şekilde destekleyebileceği maksimum canlı sayısını ifade ediyor.
Yani bir ekosistem belirli bir nüfus büyüklüğünü destekleyebilir ancak bu sınırı aştığında, kaynaklar tükenebilir ve yaşam koşulları bozulabilir.
Rakamlar ne gösteriyor?
Dünya nüfusunun 2057’de 10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Hindistan günümüzde 1,45 milyar nüfusa sahipken 2057’de öngörülenlere göre 1,7 milyar olacak. 1,35 milyarla da Çin, ikinci sırada yer alacak.
2100’de ise tabii bu zamana kadar beklenmedik büyük bir olay yaşanmazsa toplam dünya nüfusu 10-12 milyarda sabitlenecek.
Ayrıca gezegenimizin tarihini bir takvim yılına sıkıştırınca modern insanların sadece 37 dakika var olduğunu ve son 0,2 saniyesinde de doğal kaynakların üçte birini tükettiği gerçeği karşımıza çıkıyor.
Bilim insanları, taşıma kapasitesini tahmin etmek için farklı modeller kullanıyor.
Bu modeller; besin üretimi, su kaynakları, enerji tüketimi, atık yönetimi ve biyolojik çeşitlilik gibi pek çok faktörü dikkate alıyor. 70 çalışmanın analizinde ise sürdürülebilir yaşam için sınır 7,7 milyar kişi. E günümüzde zaten 8 milyarı çoktan aştık bile.
Şu nüfusla zaten 1,75 dünyaya eş değer miktar kaynak kullanımımız mevcut. 2030’da 8,5 milyar olsak 2 dünya kullanıyor olacağız. 2057’de 10 milyar olunca?
Taşıma kapasitesi büyük ölçüde bizim yaşam tarzımıza ve teknolojik gelişmelere bağlı.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, su ve tarım teknolojilerini geliştirmek, doğayı korumak gibi adımlar, bu kapasitenin artırılmasına yardımcı olabilir. Ancak unutmayalım ki bu sınırları zorlamak yerine, mevcut kaynakları daha bilinçli ve adil bir şekilde kullanmak, uzun vadede çok daha sürdürülebilir bir çözüm.
Bunun yanı sıra Oxford Ekonomisti Robert Cassen ise sürdürülebilir gelecek için en büyük umudun hem nüfus artışında hem de bireysellikten çıkıp uluslararası tüketim alışkanlıklarında insan odaklı girişimlerin benimsenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Gezegenimize iyi bakalım!